30 Temmuz 2012 Pazartesi

telefonla satış

günün en yoğun saatinde cep telefonu çalar, müsait değilsindir ve meşgule atarsın. numarayı da tanımadığın için umursamazsın. ama karşı taraf ısrarlıdır. arar da arar. ta ki sen açana, cevap verene kadar. veee sonunda o çok mühim aramaya cevap verirsin. karşıdan bir bant kaydı duyarsın:

-iyi günler. 1 ayda sigarayı bıraktırıyoruz, falan filan falan filan ebelek gübelek lay lay lom. eğer sigarayı bırakmak istiyorsanız 1e basın bimnemne yapmak istiyorsanız 2ye basın.

bu saçma olayı yaşayan ben, sigara kullanmadığım halde 1'e bastım. bastığım gibi telefon çattadanak yüzüme kapandı. aradan 30-40 dakika geçtikten sonra aynı numaradan gayet kibar konuşan bir zat-ı muhterem beni aradı. sigarayı bırakmak istediğim için bana dönmüşler. ben de onlarla şu konuşmayı yaptım:

ben - beyefendi size birkaç sorum olacak:
1-sigara kullandığımı nereden biliyorsunuz?
2-sigarayı bırakmak istediğimi nereden çıkardınız?
3-numaramı nereden aldınız?

telefondaki hödük - efendim bu konudaki yetkili arkadaşıma aktarayım sizi. iyi günler. 

ÇAT. DIT DIT DIT DIT DIT DIT DIT DIT   

anlaşılacağı üzere yine çattadanak suratıma kapatılan bir telefon. 

şimdi ben merak ediyorum. bizim numaralarımızı bunlara kim veriyor? ne hakla bizi rahatsız edebiliyorlar? gsm operatörümden şüphelenmekteyim. çünkü bu operatöre ait hattıma sürekli bu tarz telefonlar gelirken, diğer gsm operatörüne ait hatta hiç bir reklam, sapık supuk aramalar gelmiyor. acaba bizim gsm operatörü numaralarımızı satıyor mu? öff paranoyak olduk bunların yüzünden.  

geçenlerde babamı arayıp kutsal kitabımızı satmaya çalışmışlar. ama bu sefer tarz daha farklı:

- X (babamın adı) abi iyi günler. falan fişman yalan dolan bla bla bla.....

adamlar utanmasalar, "abi bu akşam bi yemeğe gelelim" falan diyecekler.

haa bir de SALİH (salih güzel oldu ama :) markayı siz bulun artık) Armutlu Evleri için arıyoruz. ayrıca tekne gezimiz var. bu markanın tacizinden kurtulana kadar az çekmedik ailecek.  

neyse efendim anlayacağınız telefon tacizlerinden bıktık. yeter yahu. artık telefonla satışlara yasak gelsin. istemiyoruz kardeşim sizin malınızı, tedavinizi, ebeleğinizi gübeleğinizi.

29 Mayıs 2012 Salı

ROYAL CANIN

bugün sevgili pisimiz yakup'un mamalarından bahsedicem. kedi sahiplerinin ilgi duyacağını tahmin ediyorum. oğlumuz yakup; mama seçen, iyi bir damak tadı olan bir pisicik. pet shoplarda satılan açık mamaları hayatta yiyemiyor. yemesiyle hastalanması bir oluyor. bu nedenle neredeyse doğduğundan beri çok ünlü, hatta kedi maması alanında tekel durumda bulunan bir markanın ton balıklı mamalarını tüketiyordu. tabii sadece kuru mama değil, aynı markanın yaş mamalarını da severek ve iştahla yiyordu bizim tatlı oğlumuz. derken bir gün oğlumuz kusmaya başladı. nedenini bir türlü çözemedik. mamasını yeni almıştık, mamanın son kullanma tarihine daha vardı. sürekli gittiğimiz pet shop'a "acaba mamalarınız bozuk mu, bıdı bıdı bıdı" diye çatmaya gitmişken, sevgili pet shopcumuz kedimizin içinde kılların yapışmış olabileceğini ve çıkaramadığı için de sürekli kusabileceğini söyledi. peki ne yapmamız gerekiyordu? bana ROYAL CANIN isminde bir marka tavsiye etti. sanki sürekli kedi maması yiyormuş gibi de çok lezzetli olduğunu söyleyip durdu :) neyse o sırada mağazaya başka bir kedi sahibi geldi. ben de hanımefendiye "siz kedinize hangi mamayı veriyorsunuz" diye sordum. kendisinin ROYAL CANIN kullandığını söyledi ve ekledi "market mamaları yemek, her gün cips yemekle eş değer". şok oldum! pet shopçumuzda market mamalarının karaciğerlerini parçaladığını ve ömürlerini kısalttığını söyledi. aslında beni daha önce de uyarmıştı ancak R.C. profesyonel bir mama olduğu için diğerlerine göre daha pahalı. bu nedenle bana satmaya çalışıyor diye düşünmüştüm. aslında adam çok haklıymış. yakup efendi, R.C. yemeye başladığından beri çok mutlu, tüyleri daha da bir parlak. kusması kalmadı. eskiden bayıla bayıla yediği o ünlü markayı kesinlikle ağzında sürmüyor (hatta bu yüzden 1 gün aç kaldı, inat şey). 

ROYAL CANIN'in yaş mamalarını da zevkle yiyor. yalnız bir şey itiraf edeyim: hakikaten çok lezzetli görünüyorlar :) 

belki aynı sorunla karşılaşanlar vardır diye yazmak istedim. biz ilk önce ROYAL CANIN HAIRBALL'u kullandık. 2 defa 2 şer kiloluk bunu yedi. zaten yılda 1 kez nisan ayı gibi bunu yemesi gerekiyormuş. şimdi de kısırlaştırılmış kediler için olan mamaya başladık. bunu da severek yiyor. inanın tüy dökmesi bile kalmadı. kesinlikle tavsiye ederim.


vee yakup efendi, sabah uyanır uyanmaz ayak ucumda buldum kendisini ve fotoğrafını çektim :)

3 Mayıs 2012 Perşembe

yemek festivali

gastronomi ile ilgili bir tez yazınca, asıl alanım pazarlama olmasına rağmen, ister istemez gastronomi dünyası ile içiçe oldum. bana çok güzel e-mailler gönderen mutfak kitap'tan yine çok güzel bir festivalle ilgili bir e-mail geldi ve sizlerle paylaşmak istedim. ben o tarihlerde tekirdağ'da olacağım için maalesef bu etkinliğe katılamayacağım. ancak katılmak isteyenler olur diye paylaşmak istedim. eminim çok keyifli olacaktır. 


30 Nisan 2012 Pazartesi

RED HOT CHILLI PEPPERS


en sevdiğim gruplardan biri olan RHCP, 8 eylül'de Türkiye'ye geliyor. üniversite yıllarımdan beri bıkıp usanmadan şarkılarını tekrar tekrar dinlerim. hatta şu anda "californication" dinleyerek bu yazıyı yazıyorum. ama bu sevimli keretaların en sevdiğim şarkısı "by the way". bu şarkıya bayılıyorum. süper bi enerjisi var. klibi de bence çok güzel. yalnız taksi şoförünü bizim beyazıt öztürk'e çok benzetiyorum, ne alakaysa artık :) ayrıca anthony'nin kırmızı pantolonuna, flea'nın maviş saçlarına ekstradan iltifat etmeden geçemeyeceğim. bence artık,en azından benim için,"by the way"i geçecek şöyle hareketli, enerji verici bir şarkı yapmalarının vakti geldi. çalışın çocuklar, çalışın....


size bir "by the way" hediye ederek veda edeyim bari. sevgiler.



22 Nisan 2012 Pazar

mutluluğun resmi

yakup efendi keyifte :)



bu nasıl bir yatış tarzı oğlum :)   


koca poposu neredeyse düşecek :)

vee yakup efendi mc donald's ın karamelli dondurmasını lüpletirken :) özellikle karameline bayıldı

11 Nisan 2012 Çarşamba

Kongre Zamanı

VI.Lisansüstü Turizm Öğrencileri Kongresi 13-14 Nisan tarihlerinde Majesty Mirage Park Resort - Kemer/Antalya'da yapılacak. Çok yararlı bir kongre olacağına eminim. Ben hafta sonu Kemer'de olucam :) 

10 Nisan 2012 Salı

legen wait for it dary :)

how i met your mother'ı seyredenler Barney'nin  bu meşhur sözünü hatırlayacaklardır. 2 senedir bu dizinin sıkı bir takipçisiyim. Bütün karakterler bence süper. Yeni bölüm de güzeldi. Özellikle Barney'nin çıldırttığı adama çok güldüm. Bir de Ted, Barney ve Marshall "üçleme zamanı" diye birşeyi gelenek haline getirmişler.3 senede bir toplanıp "Star Wars"u seyredip, 3 sene sonra ne olacak diye tahminde bulunuyorlar. Ted ve Marshall her zaman ki yere basan (!) hayallerini kurarken, Barney'nin hayali her sene değişmiyor. Bu da çok komikti bence ve en son Ted ile Marshall'ın Barney'nin evine gittiklerinde Barney'nin ışık hızında üstünü değiştirmesi de beni çok güldürdü diyebilirim. Sanırım ben en çok Barney'i seviyorum :) Yalnız diziyle ilgili bir eleştiri yapmam gerekirse sanki önceki sezon bölümleri daha iyiydi. Bence biraz heyecan katmalılar. Ama yine de zevkle seyrettiğim dizilerden biri olmaya devam ediyor, galiba uzun süre de böyle devam edecek. Gerçi 2015'te Ted'in çocuğu olacağını öğrendik bugün. Eğer diziyi müstakbel anneyle tanıştırdıklarında bitireceklerse 2014 gibi diziyi bitirmeleri gerekiyor. Öf ya bitmesin.....

bence diziyi anlatan en güzel fotoğraf

5 Nisan 2012 Perşembe

yakup yakup yapalak

oğlumuzun kahvaltı keyfine diyecek yok. kendisi biz masaya oturana kadar sandalyesinde bekler ve biz masaya oturunca yemeğine başlar. çok kibardır :)





4 Nisan 2012 Çarşamba

shameless


pazartesi günü shameless'ın sezon finali yayınlandı. bu diziyi seyretmemek için uzun süre direndim ancak eşimin yoğun ısrarlarına dayanamayarak pes ettim. iyi ki de pes etmişim ve bu muhteşem ötesi diziyi seyretmeye başlamışım. bu dizinin orijinali UK yapımı ancak amerikan yapımı daha çok rağbet görüyor. ben de amerikan yapımını seyrediyorum. acı, keder, sevinç, mutluluk, aile olma duygusu, kardeşlik, aşk, hayal kırıklığı bu kadar mı güzel anlatılır. bizim dizilerde de dram, kadersiz çocuklar falan var ama bu dizide öyle bir işlemişler ki bıkkınlık getirmiyor. seyrettikçe seyredesiniz geliyor. yalnız 2x12 de bu kadersiz yavruların hain anaları Monica'ya az beddua etmedim. seyredenlerin beni çok iyi anlayacağın biliyorum, eminim onlar da benimle aynı duyguları paylaşıyorlardır. seyretmeyenler için de ancak şöyle bir tavsiyede bulunabilirim: "MUTLAKA SEYREDİN".

3 Nisan 2012 Salı

pazara geellll

Edirne'nin Keşan isminde güzel, şirin ve bence il olması gereken bir ilçesi var. Bu şirin ilçenin bir de meşhur bir sosyete pazarı var. Gerçekten de yok yok. Hem gezmesi hem de alışveriş yapması çok zevkli. Üstüne üstlük Trakya'da olduğunuzu da işin içine katarsanız ne kadar eğlenceli olabileceğini siz varsayın artık. Ben de cumartesi hazır da kardeşim İstanbul'dan ziyaretime gelmişken ve de Keşan'da işleri varken şöyle bir pazara gideyim dedim. İyi ki de gitmişim. Çantalar, t-shirtler, ayakkabılar, daha neler neler.... Zaten gezerken kendinizi kaybediyorsunuz. Neyse ben de dayanamadım (bu ay hiçbir şey almayacağıma dair kendime söz vermiştim) ve tanesi 5'er tl.den 2 tane t-shirt aldım. Şaka gibi. 5tl, hem de markalı :) Özellikle kedili olana görür görmez aşık oldum


                                                                              



Eğer sizin de bir cumartesi günü Keşan'a yolunuz düşerse pazarına mutlaka uğrayın derim. 
Hepinize sevgiler...

30 Mart 2012 Cuma

blogumun hikayesi

herkese merhabalar,

çooook uzun yıllardır blog okuruyum. ve yine çoook uzun yıllardır ilgimi çeken blogları okudukça heves yapar ben de blog açıcam derdim. ancak bir türlü cesaret edemezdim. ne yazıcam, ne anlatıcam der dururdum. sonra bir gün bir akademisyen arkadaşım (http://yeyya-yeyya.blogspot.com/) ve öğrencilerimiz blog açınca kıskançlık yapıp ben de blog açmaya karar verdim :) bu blogu açması bile beni çok eğlendirdi. umarım blogu açtığımdaki heyecanım ve eğlencem hiç bitmez ...